Kürtler kimdir?
Bu sorunun cevabını arayan birçok kişi vardır. Kürtler, Ortadoğu'nun en eski ve en büyük halklarından biridir. Kürtlerin kökeni ve tarihi hakkında kesin bir bilgi olmamakla birlikte, çeşitli araştırmalar ve kaynaklar onların İranî bir halk olduğunu ve binlerce yıldır yaşadıkları coğrafyada çeşitli medeniyetlerle etkileşim içinde olduklarını göstermektedir.
Kürtler, bugün yaklaşık 30-35 milyonluk bir nüfusa sahiptir ve başta Türkiye, İran, Irak ve Suriye olmak üzere, dünyanın pek çok yerinde yaşamaktadırlar. Kürtlerin ana dili Kürtçe'dir ve bu dil de kendi içinde farklı lehçe ve şivelere ayrılmaktadır. Kürtçe, Hint-Avrupa dil ailesinin İranî koluna bağlı bir dildir ve Arapça, Farsça ve Türkçe gibi dillerden etkilenmiştir.
Kürtlerin dinî inançları da oldukça çeşitlidir. Kürtlerin büyük çoğunluğu Sünni Müslümanlardır, ancak Şii, Alevi, Ezidi, Zerdüşt, Hristiyan ve Yahudi gibi farklı dinlere mensup Kürtler de vardır. Kürt kültürü de zengin ve renkli bir kültürdür. Kürtlerin kendine özgü gelenekleri, töreleri, müzikleri, edebiyatları, sanatları ve mutfakları bulunmaktadır.
Kürtlerin tarihi de çok hareketli ve mücadele dolu bir tarihtir. Kürtler, tarih boyunca hem kendi aralarında hem de komşu halklarla çeşitli savaşlar, isyanlar, ittifaklar ve anlaşmalar yaşamışlardır. Kürtler, özellikle 20. yüzyılda ulusal kimlik bilincinin gelişmesiyle birlikte kendi hak ve özgürlükleri için siyasi ve askeri olarak mücadele etmişlerdir. Kürt sorunu olarak adlandırılan bu süreçte Kürtler hem baskı ve zulüm görmüş hem de direnç göstermişlerdir.
Kürtler kimdir sorusunun cevabı bu kadarla sınırlı değildir elbette. Kürtler, zengin bir tarih ve kültür mirasına sahip olan, kendilerine has bir kimliği olan ve yaşadıkları coğrafyada önemli bir rol oynayan bir halktır. Kürtlerin kimliğini anlamak için onların tarihini, kültürünü, dilini ve dinini bilmek gerekir.
Kürtler ve Türkler arasındaki ilişki:
Kürtler ve Türkler arasındaki ilişki, tarihsel, kültürel ve siyasi açılardan incelenebilecek karmaşık ve dinamik bir konudur. Bu ilişki, Türk boylarının Orta Asya'dan Anadolu'ya göç etmeye başladığı 10. ve 11. yüzyıllarda başlamış ve günümüze kadar devam etmiştir. Bu süreçte Kürtler ve Türkler arasında hem işbirliği hem de çatışma yaşanmıştır.
Kürtler ve Türkler arasındaki ilişkinin önemli dönüm noktalarından biri, 1071 yılında Malazgirt Meydan Muharebesi'dir. Bu savaşta Selçuklu Sultanı Alparslan, Bizans İmparatoru Romen Diyojen'i yenerek Anadolu'nun kapılarını Türklere açmıştır. Bu savaşta Kürt beylikleri de Selçukluların yanında yer almış ve Türklerin Anadolu'ya yerleşmesine katkıda bulunmuştur.
Kürtler ve Türkler arasındaki ilişkinin bir diğer önemli dönüm noktası ise 16. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu ile Safevi Devleti arasındaki mücadeledir. Bu mücadelede Osmanlı Sultanı Yavuz Selim, 1514 yılında Çaldıran Savaşı'nda Safevi Şahı İsmail'i yenerek Doğu Anadolu'yu ele geçirmiştir. Bu savaştan sonra Osmanlılar, Kürt beylikleriyle ittifak kurarak bölgede nüfuzlarını arttırmışlardır.
Kürtler ve Türkler arasındaki ilişkinin son önemli dönüm noktası ise 20. yüzyılın başında yaşanan Milli Mücadele'dir. Bu mücadelede Türkler, Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasından sonra Anadolu'da bağımsız bir devlet kurmak için işgalci güçlere karşı savaşmışlardır. Bu savaşta Kürtler de Türklerin yanında yer almış ve Kurtuluş Savaşı'nın kazanılmasına destek olmuşlardır.
Kürtler ve Türkler arasındaki ilişki, tarihte birçok kez ittifak ve işbirliği örnekleri göstermiştir. Ancak bu ilişki aynı zamanda çeşitli sorunlar ve çatışmalar da doğurmuştur. Kürtlerin siyasi, kültürel ve sosyal hakları konusunda yaşanan anlaşmazlıklar, zaman zaman şiddetli çatışmalara dönüşmüştür. Kürt sorunu olarak adlandırılan bu sorunun çözümü için hem Kürtler hem de Türkler arasında diyalog ve uzlaşı gerekmektedir.
Kürtler Devlet Kurma Çabası:
Kürtler, Orta Doğu'nun en büyük etnik azınlıklarından biridir. Kürtçe konuşan yaklaşık 30 milyon insan, Türkiye, İran, Irak ve Suriye gibi ülkelerde yaşamaktadır. Kürtlerin tarihi, kültürü ve siyasi talepleri hakkında çok fazla bilgi kirliliği ve yanlış anlama vardır. Bu yazıda, Kürtlerin devlet kurma çabasının nedenleri, zorlukları ve sonuçları üzerine bir analiz yapmaya çalışacağım.
Kürtlerin devlet kurma çabası, aslında çok eski bir mesele değildir. Kürt sözcüğü, 17. yüzyıla kadar bir kolektif kimlik terimi olarak kullanılmamıştır. Kürtler, daha çok klan ve aşiret bağlarıyla tanımlanmış, farklı din ve mezheplere mensup olmuşlardır. Kürtlerin ortak bir ulus bilinci geliştirmesi, 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşü ve Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra ortaya çıkan yeni devletlerle ilişkileri sırasında başlamıştır.
Kürtlerin devlet kurma çabasının en önemli dönüm noktası, 1920 yılında imzalanan Sevr Antlaşması'dır. Bu antlaşma, Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalayarak Türkiye, Irak, Suriye ve Lübnan gibi yeni devletler oluşturmuştur. Ayrıca Kürtlere de kendi kaderlerini tayin etme hakkı tanımıştır. Ancak bu antlaşma, Türk Kurtuluş Savaşı sonucunda geçersiz kılınmış ve yerine 1923 yılında Lozan Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ise Kürt sorununu görmezden gelmiş ve Kürtleri dört parçaya bölünmüş bir şekilde bırakmıştır.
Kürtlerin devlet kurma çabası, bu tarihten sonra farklı ülkelerde farklı şekillerde devam etmiştir. Türkiye'de Kürtler, hem kültürel hem de siyasi haklarını elde etmek için çeşitli isyanlar, siyasi partiler ve silahlı örgütler aracılığıyla mücadele etmiştir. İran'da Kürtler, hem Şah hem de İslam Cumhuriyeti rejimleriyle karşı karşıya gelmiş ve kendi özerk bölgelerini kurmak için savaşmıştır. Irak'ta Kürtler, Saddam Hüseyin'in baskıcı yönetimine karşı ayaklanmış ve 1991 yılında Birleşmiş Milletler'in koruması altında Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ni oluşturmuştur. Suriye'de Kürtler ise Esad rejiminin zulmünden kaçınmak için uzun süre sessiz kalmış ancak 2011 yılında başlayan iç savaşta önemli bir rol oynamış ve Rojava adını verdikleri kendi özerk bölgelerini ilan etmiştir.